CHP’li kadın vekillerden İstanbul Sözleşmesi tepkisi

CHP’li kadın vekillerden İstanbul Sözleşmesi tepkisi
14.04.2021
A+
A-

CHP’li kadın milletvekilleri, “Hukuk ve millet iradesini ayaklar altına alarak; ülkemizi, İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak çeken iradeye boyun eğmeyeceğiz” dedi.

CHP Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, Aysu Bankoğlu, Burcu Köksal, Candan Yüceer, Gülizar Biçer Karaca, Gülizar Emecan, Jale Nur Süllü ve Suzan Şahin, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” maskesiyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Basın açıklamasını CHP kadın milletvekilleri adına Neslihan Hancıoğlu yaptı.

“Değerli basın mensupları;
Öncelikle hepinize sağlıklı günler diliyoruz…
Şimdi sizinle paylaşacağım isimleri hafızalarınıza iyi kazımanızı isterim;
Nagihan Üste… İzmir’de yaşıyordu, sevgilisi tarafından vurularak öldürüldü.
Engin Dağlı… Cansız bedeni, Gazipaşa sahilinde bulundu.
Rümeysa Sena Kara… 16 yaşında. Gaziantep’te bir binanın çatısından düşerek hayata veda etti.
Rabia Şahin… Benim seçim bölgem olan Samsun’da, nehirde cansız bedeni bulundu…
Bu dört kadın ve açık kaynaklara yansıyan bilgilere göre 10 kadın daha 20 Mart tarihinden bu yana öldürüldü yada ölüme sürüklendi.
Neden 20 Mart?
Çünkü bu tarih, biz kadınlar için kara bir milattır! Bu tarih; kadınları şiddetten, istismardan korumak amacıyla imzalanmış olan bir uluslararası anlaşmadan, İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin tek taraflı olarak çekildiği ve bu yapılırken de millet iradesinin ayaklar altına alındığı tarihtir!
Değerli basın mensupları;
Biz “İstanbul sözleşmesi kadını yaşatır” dedik; birileri “kadınlar yaşamasın” dedi!
Biz “bu sözleşme devletlere, kadınların yaşam hakkını koruma ve failleri cezalandırma sorumluluğu veriyor” dedik; birileri “ben bu sorumluluğu almam” dedi!
Peki, kimdir bu birileri?
Bunlar, siyaset yapan kadına “evine dön” diyen zihniyetin ve biz kadınların, uzay programının bir parçası olmasını dâhi olağandışı gören zihniyetin siyasi aktörleridir. Sözleşme’nin aile yapısını bozacağı, Türk toplum yapısını bozacağı yönündeki savlar, bu aktörlerin siyasi safsatalarıdır.
Değerli basın emekçileri;
İstanbul sözleşmesi, dünyanın dört bir yanında varoluş mücadelesi veren kadınlar için tarihi bir kazanımdır. Fakat bu sözleşme; ulusumuzun kadınları açısından çok daha değerli ve çok daha özel bir anlam taşımaktadır.
Türk kadını tarih boyunca; alınteri dökerek, dişiyle-tırnağıyla kazıyarak, hatta canını feda ederek ulusunun bağımsızlık mücadelesine katkı sunmuş ve Cumhuriyet Devrimi sayesinde bütün emeklerinin karşılığını almıştır.
Biz kadınlar sosyal, siyasal, ekonomik ve diğer bütün haklardan adilce yararlanabilmemiz için yüreğini ortaya koyan, ulusumuzun büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e şükran borçluyuz.
Ama sadece şükran borcumuz yok; onlara bir de görev borcumuz var.
Haklarımız, kazanımlarımız birer birer gasp edilirken bu duruma seyirci kalmayacağız, saldırıları sineye çekmeyeceğiz.
Hukuku ve millet iradesini ayaklar altına alarak; ülkemizi, İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak çeken iradeye boyun eğmeyeceğiz.
Değerli basın mensupları;
20 Mart tarihli Cumhurbaşkanı kararı, ülkemizin hukuk devleti niteliğini de zedelemiştir.
Çünkü şu an, İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasının uygun bulunmasına dair 6251 sayılı Kanun yürürlüktedir.
Yine, İstanbul Sözleşmesi temel alınarak hazırlanan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” yürürlüktedir.
İşte bu garabetin kaynağı, adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen yeni rejimin ta kendisidir.
Değerli basın mensupları;
Tekrar altını çiziyoruz… İstanbul Sözleşmesi, işte budur… İçinde, iddia edildiği gibi aile bütünlüğüne halel getirdiğine ilişkin, kültürel ve toplumsal değerleri erozyona uğrattığına ilişkin, boşanmaları arttırdığına ilişkin hiçbir hüküm yoktur.
Sözleşmedeki tek vurgu şudur:
Taraf devletler, kadını her türlü şiddetten korumak ve gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu sözleşme, cinsiyet temelli psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, taciz de dahil olmak üzere kadınları her türlü şiddetten koruyan en kapsamlı sözleşmedir.
Bu sözleşme, ülkemizdeki 42 milyon, dünyadaki 3 milyar 800 milyon kadının hak ve hukukunu devletlerin güvencesi altına almak için hazırlanmış ve hayata geçirilmiş bir sözleşmedir.
İşte bu somut gerçekten hareketle; Meclis’in yani Millet iradesinin yok sayılarak, Anayasa ve evrensel hukuk normları ayaklar altına alınarak, daha da vahim olanı kadınların yaşam hakkı ellerinden alınarak İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshini tanımayacağız.
Bu karar, bizim nazarımızda yok hükmündedir.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber samsun haber