Samsun Tabipler Odası’ndan öneri
Dünyada ve ülkemizde yaşanan, boyutları her geçen gün belirgin şekilde artan böylesine bir sağlık sorununda; mücadelenin en önemli noktası, sürece katkı sunabilecek olan tüm bileşenleri karar verme ve uygulama sürecine katabilmektir.
Hazırlanan ve yürütülen çalışmalara katkı sunacağına inandığımız aşağıda sıralanan görüşlerimizi kurulunuza iletirken, süreci yöneten idare tarafından, şu ana kadar, ilk paragrafta vurgulanan kapsamın yerine getirilmediğini de üzülerek belirtmek durumundayız.
Dünyada ve ülkemizde bu denli hızlı seyreden bir salgında; salgın yönetiminin merkezden planlanması ve yürütülmesinin amacı, koordinasyon ve süreç disiplini sağlamaktır. Diğer taraftan böylesine hızla ilerleyen süreçlerde, belli başlı konularda, bilimsel ölçülerde ve mevcut dinamikler de dikkate alınarak, yerel inisiyatif kullanılması da bir başka gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Merkezi ve yerel çalışmaların birbiriyle korelasyonu, bilimsel gücü, farklı bakış açılarını barındırması, yerindeliği, etkinliği, kararlılığı ve hızı; salgınla mücadelede başarının önemli unsurları olacaktır.
Önerilerimiz:
1. Samsun özelinde temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten iş kolları dışındaki bütün iş kollarında salgın süresince çalışma acilen durdurulmalıdır.
2. Salgınla mücadelede koordinasyonda katı bir disiplin uygulanmalı, bilimsel yaklaşım ve bilgi paylaşımında açık ve şeffaf olunmalıdır.
3. Salgın sürecinin kontrol altında tutulabilmesi için güvenilir ve nitelikli bir aktif sürveyans sisteminin kurulması önemlidir. Aktif sürveyans hastalık kaynağına ve temaslılara yönelik yapılacak çalışmalarla vakaların tespit edilmesini, temaslıların kontrol edilmesini ve salgın verilerinin analizine olanak sağlayacak kayıtların tutulmasını kapsamalıdır.
4. Başta Almanya gibi salgınla mücadelede başarılı olduğu gözlemlenen ülkelerde olduğu gibi Samsun il geneli ve ilçe ayrıntılarını da gösterecek şekilde; takip edilen vaka, iyileşen ve vefat edenlerin sayılarını içeren demografik veriler kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Böylece vatandaşlarımız salgının kentimizdeki boyutunu görebilecek
ve alınan tedbirlere daha sıkı riayet edecektir. Bu aynı zamanda, süreçle ilgili doğru
yorum yapılmasına ve toplumun güven duygusunun kazanılmasına da katkı sunacaktır. Asıl paniği yaratacak olanın yanlış bilgi olduğu unutulmamalıdır.
5. Salgında el hijyeninin önemine binaen, vatandaşların su tüketimiyle ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün de vurguladığı günlük kişi başı 150 LT suyun bedelinin Büyükşehir
Belediyesi ve SASKİ ile görüşülerek faturalarda yansıtılmaması sağlanmalıdır. 6. Covid-19 tanısı almış ya da şüpheli takip edilen hastaların test sonuçları hastayı takip eden hekimle paylaşılmalıdır. Covid-19 tanısı almış ya da şüpheli hasta takip ve tedavi sürecinde yer alan/alabilecek olan tüm hekimler arasında; hastaların semptom, klinik izlem, tedavi, tedaviye yanıtları vs. paylaşımların yapılabileceği bilgi-iletişim ağı oluşturulmalıdır.
7. Samsun’da da tüm hastanelerin salgın hastanesi ilan edilmesi üzerine salgın dışı sağlık sorunlarına ilişkin hizmetlerde ilerleyen zamanlarda zorluklar yaşanması muhtemeldir. Salgın ortamlarında toplum sağlığı açısından sekonder zarar (ikincil zarar) olarak ifade edilen bu duruma önlem olmak üzere fiziki olarak ayrılmış birim ya da birimlerinin salgın dışı sağlık sorunlarına hizmet vermesi sağlanmalı, bu üniteler ilan edilmelidir.
8. Sağlık hizmetlerinin sunumunda en yaşamsal başlıklardan biri olan kişisel koruyucu donanım (KKD) sağlık çalışanlarına eşit, yeterli, düzenli, uygun ve sürekli bir biçimde sağlanmalıdır. Koruyucu malzemelerin azlığı kabul edilemez bir durumdur. KKD sağlanmamasının kendisi bir risk faktörüdür. Kaynak kısıtlılığı gerekçe gösterilerek
sağlık çalışanlarına koruyucu malzeme sağlanmasında önceliklendirme yapılmamalıdır.
9. Yataklı tedavi kurumlarında klinik dallar dışındaki branşlarda bulunan hekimlere yada asistan hekimlere yoğun bakım görevlendirmeleri yapılmamalıdır. Bu tür görevlendirmelerin yapılmasının; klinik deneyim, davranış ve tutumun önem arz ettiği yoğun bakım hizmetlerinde, hem hekim hem de takip edilen hasta bakımından sorun teşkil edeceği, yoğun bakım uzmanları ve enfeksiyon uzmanlarınca da ifade edilmektedir. Görevlendirmelerin gönüllülük esasına göre yapılması esas olmalıdır.
10. Salgın sürecinde görevlendirmelerin yapıldığı/yapılacağı dikkate alındığında tüm sağlık çalışanlarına; riskler, korunma, ailelerin korunması, yasal yükümlülükler gibi
konularda çalışmaya başlamadan önce eğitim verilmeli, değişen durumlara göre eğitimler güncellenmelidir.
11. Başta hekimler, sağlık, belediye, emniyet çalışanları olmak üzere, tüm zorunlu işlerde koruyucu ekipman başta olmak üzere bütün eksiklikler giderilmeli, herhangi bir aksama yaşanmayacağına dair çalışanlara güven verilmeli ve bu işlerde çalışan herkes düzenli olarak testten geçirilmelidir.
12. Salgın sırasında yüksek risk altında çalışan sağlık çalışanlarının kontrolleri sadece kendi inisiyatiflerine bırakılmadan, belirlenen bir düzenle, tanı testlerini de içerecek biçimde yapılmalıdır.
13. Çalışanların sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkı vardır. Sağlık çalışanlarının, enfekte olduklarında ya da sağlıkları hayati risk altına girdiğinde çalışma yükümlülüklerinin sınırsız olamayacağı bilinmelidir. Böylesi durumlarda gerekli sağlık ve güvenlik önlemleri alınmadıkça çalışanlar hizmet sunmaya zorlanmamalıdır.
14. Yeterli koruma olanaklarının sağlanamadığı durumlarda, sağlık çalışanlarının çalışma ortamının olumsuzluklarının en kısa zamanda düzeltilmesi için gerekli girişimlerde bulunmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
15. İlerleyen günlerde,yaşanan dünya örneklerinde görüldüğü üzere salgına bağlı hastanelerdeki yoğunluk, doluluk ve muhtemel tıkanmalar öngörülmektedir. Bu durumlarda, triyaj sorumluluğu sadece hastanın bakımını üstlenen hekime bırakılmayacak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Triyaj ilkelerinin tanımlanması ve gerekçelendirilmesi, protokollerin oluşturulması için triyaj etik kurulu oluşturulması önerisi gündeme alınmalıdır.
16. Aile Sağlığı Birimlerinde çalışan Aile Hekimlerimiz saha da vatandaşlarla doğrudan karşı karşıya kalan, fiziki koşulları çoğu birimlerde kısıtlı imkanlara sahip olan hekimlerimizdir. Nitekim yaşanan süreçte enfekte pek çok aile hekimi olguları ortaya çıkmıştır. Bu birimlerde KKD eksikliği halen bildirilmektedir. Şüpheli vakaların takiplerinin de yapıldığı bu birimlerin iş yükleri zaman zaman kendi kapasitelerini de aşmaktadır. Salgına ilişkin yapılan çalışmalarda toptancı yaklaşımın bir handikabı
olarak dikkatler 2. ve 3. basamağa yönelik olmakta, birinci basamak ortamı ve çalışanları geri planda kalmaktadır. Bu durum salgın sürecinde Aile Hekimliği birimlerinden etkin şekilde yararlanılmasının önünde engel teşkil edebilmektedir.
Diğer yandan bu ortamlar, çalışanlar ve hizmet alanlar için daha riskli alanlar haline
gelebilmektedir.
17. Özel sağlık kuruluşlarında vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön
koşulsuz bütünüyle ücretsiz verilmesi sağlanmalıdır. 18. Yasal ve etik olarak bütün gücüyle kendisini salgınla mücadeleye göre düzenlemesi zorunluluğu olan özel sağlık kurumlarında başta hekimler olmak üzere bütün sağlık çalışanları görevlerinin başındadır ve üzerlerine düşenleri yapmaktadır. Bu bakışla, salgın döneminde sağlık hizmetinin bütünlüğünün ve sürekliliğinin sağlanması ve özel sektörde hizmet sunanların da mağdur edilmemesi önem arz etmektedir. Özel kuruluşlarda ve muayenehanelerde çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının mağdur olmaları önlenmelidir.
Salgınlar karşısında sorumluluklarımızı yerine getirmeye, sürecin yarattığı tüm olumsuzlukları bütüncül olarak ele alıp akıl, bilim, mantık ve birey hakkından vazgeçmeden insanlık ortak paydasında buluşarak mücadeleyi sürdürmeye özen göstermeliyiz. İçinde bulunduğumuz koşullar, salgına hazırlıklı olmak ve salgınla etkin mücadele etmek için olağandışı durumlara yönelik politikaların oluşturulması, hizmetin planlanması ve alt yapı hazırlıklarının tamamlanmasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur.