Aydemir Akbaş: Hayatımın filmi çekilmesin!
Yarım asrı aşan sanat kariyerinde unutulmaz eserlere imza atan Aydemir Akbaş, ölümünden bir yıl önce verdiği bir röportajda, yaşam sevgisini ve hayat enerjisini şu sözlerle dile getirmişti: “Babam 85 yaşında ölmeden bir gün önce sakal tıraşı oldu. Ona çekmişim, seviyorum hayatı… Daha çok işim var…”
Aydemir Akbaş, 3 Mart 1936’da İstanbul Feriköy’de dünyaya geldi. Manastırlı bir baba ve Trabzonlu bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen Akbaş’ın çocukluğu ve gençliği İstanbul’da geçti. İtalyan Lisesi ve ardından Galatasaray Lisesi’nde eğitim gören Akbaş, ilk başlarda oyunculuk gibi bir hedefe sahip değildi. Gazetecilikle başlayan kariyeri, askerlik sonrası tiyatroya ve sinemaya yönelmesiyle bambaşka bir yola evrildi.
Tiyatro serüveni 1968 yılında Ayfer Feray-Nisa Serezli Tiyatrosu’nda başladı. Ardından Gülriz Sururi ve Engin Cezzar’ın kurduğu Ortaklar Tiyatrosu’na katıldı. Tiyatroda sahneye çıkarken, sinema dünyasına da adım atan Akbaş, Atıf Yılmaz’ın yönettiği Keşanlı Ali Destanı filmiyle 1964 yılında beyaz perdede ilk deneyimini yaşadı.
Aydemir Akbaş, sinema kariyerinde Yılmaz Güney ile de çalışarak Türk sinemasına önemli katkılarda bulundu. 1970’lerin ortasında başlayan Yeşilçam’ın erotik film furyasında da yer aldı ve bu dönemde birçok filmde rol aldı. Kariyeri boyunca 100’den fazla filmde yer alan Akbaş, aynı zamanda sekiz film yönetti ve otuz tiyatro oyununda sahne aldı. Televizyon dizilerinde de başarıyla yer alan sanatçı, bir dönem İbrahim Tatlıses ile ortak çalışmalar yürüttü.
Aydemir Akbaş, yaşamı boyunca tiyatro, sinema ve televizyonun birçok alanında aktif olarak çalıştı. İleri yaşlarına rağmen sahneden uzaklaşmayan Akbaş, yaşam enerjisini hiç kaybetmediğini, gençlerle olan iletişimini sürdürmesinin bu enerjiyi korumasında etkili olduğunu belirtmişti.
Özel hayatında ise Aydemir Akbaş, eşi Beyhan Akbaş ile iki kez boşanıp üç kez evlendi. Evlilikleri inişli çıkışlı olsa da son evlilikleri ömür boyu sürdü. Akbaş, geçirdiği gırtlak kanseri sonrası yaşamını sevdiğini ve ameliyat olmaktan korkmadığını anlatmış, yaşamı boyunca ölümden korktuğunu dile getirmişti.
Vefatından önce Hürriyet’e verdiği bir röportajda, uykusunda ölmek istediğini ve hayatının film yapılmasını istemediğini belirtmişti. Akbaş’ın geride bıraktığı kedilerine iyi bakılması yönündeki vasiyeti de onun hayvanlara olan sevgisini yansıtıyordu.
Aydemir Akbaş, Türk sanat dünyasında derin izler bırakan, çok yönlü ve üretken bir sanatçı olarak hatırlanacak. Sanatçının vasiyeti doğrultusunda hayatının filme çekilmemesi, onun isteğine saygı olarak sanat dünyasında tartışmasız bir şekilde kabul görüyor. Akbaş’ın ardından sevenleri ve sanat dünyası, onun eserleriyle yaşamaya devam edecek.