Samsun’da doktorlar iş bıraktı

Samsun’da doktorlar iş bıraktı
15.12.2021
A+
A-

Samsun’da sağlık çalışanları ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması nedeniyle grev yaparak iş bıraktı

Samsun Tabip Odası Başkanı Funda Furtun yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bildiğiniz üzere TTB ve Samsun tabip Odası Ekim ayında “ Emek Bizim, Söz Bizim ” sloganıyla bir eylem planı açıklamıştı. Bu eylemliliğin amacı taleplerimizi ortaya koymak ve kamuoyunda sağlık politikalarında kötü gidişin farkındalığını oluşturmaktı. Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza, halkın sağlık hakkına sahip çıkmak temel şiarımızdı. Çünkü sağlık sistemi Türkiye’de iflas etmiştir, artık söz sağlık emekçilerinde olmalıdır.

Ne talep etmiştik?

  1. Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikalar oluşturulmamalı, sağlık hizmetleri toplumcu bir anlayışla yeniden oluşturulmalıdır.
  2. Kölelik benzeri çalışma koşullarına son verilmeli, güvenceli çalışma esas olmalı.
  3. Güvenli işyerlerinde hizmetlerimizi sunmalıyız.
  4. Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı meslek hastalıkları yasası çıkarılmalı
  5. Pandemi süresince çalıştığımız her yıl için 120 gün fiili hizmet süresi zammı tüm sağlık emekçilerine verilmeli
  6. Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ödeme sağlanmalıdır.

Bunun için;

20 Ekim 2021’de 5 dakikada hekimlik yapılmaz dedik.

27 Ekim’de Covid-19 meslek hastalığı yasası ve her yıla 120 gün yıpranma payı istedik.

3 Kasım’da emekliliğe yansıyacak yaşanabilir temel ödeme istiyoruz dedik.

11 Kasım’da çalışma koşullarımızda iyileştirme istedik.

19 Kasım’da Dr. Aynur Dağdemir’i andık hem de şiddete karşı etkin yasa istedik.

23 Kasım 2021’de İstanbul’dan Ankara’ya Beyaz Yürüyüş’e başladık

27 Kasım 2021’de Ankara’da Beyaz Forum gerçekleştirdik ve Beyaz Forum sonuç raporuyla taleplerimizi görünür kıldık.

Eylemliliğimiz sonuç verdi. Muktedir kamuoyuna göstereceği düzenlemelere zorunlu kaldı. Bunun için tüm sağlık emekçilerini kapsamayan ve kamuoyuna “zam” yapıyorum dediği bazı düzenlemeler yaptı. 1 Aralık’ta TBMM’ne getirilen düzenlemede zam yoktu. Bazı sağlık emekçilerinin döner sermaye paylarında maaşlarına transfer edilen ücret düzenlemesi vardı. Muktedirin güçlü propaganda olanaklarıyla pratisyen hekime 2500 TL , uzman hekime 5000 TL zam yapıyoruz ifadeleri gerçeği yansıtmıyordu. Bundan daha üzücü olanı ise devlet gücünü kullanan muktedirin TTB’nin başarılı eylemliliğine karşı sağlık emekçileri arasına nifak tohumu ekme çabasıydı.

Değerli basın mensupları, sizlere ve tüm yurttaşlarımıza soruyoruz. Bir iktidar gelir artışı anlamına gelen hem zam yapıyoruz diyecek, hem de sağlık ekibi içinde yer alan bazı emekçileri dışarda tutarak hizmeti üretenler arasında nifak tohumları yeşertir mi ?

Çok yazık!

Bu ne ahlâka ne de devlet olma olgunluğuna yakışır!

Nitekim 3 Aralık’ta sözde zam verdiği yasayı geriye çekerek emekliliğe yansıyan iyileştirme kazancını geri almak suretiyle etkilenen hekimleri, diğer sağlık emekçilerine tepki vermek için kışkırtma tutumu sergilemiştir.

Soruyoruz;  devlet erki yurttaşını bir başka yurttaşına kışkırtmaya çalışır mı? 

Üzüldük, çok üzüldük… 

Kırıldık, çok kırıldık…

Tüm kamuoyunun bilmesini isteriz ki…

Bizler…

TTB, Samsun Tabip Odası ve tüm sağlık örgütleri omuz omuzayız, kol kolayız. Mücadeleye daha yeni başladık.

Ekilmek istenen nifak boşa gitmiştir. Muktedirin acziyetini Samsun’dan hep birlikte tüm sağlık emekçileri olarak yüzlerine vuruyoruz.

Emek yüce bir değerdir. Ne olursa olsun hak ettiği değeri alacaktır.

Yaşasın emek birlikteliği.

İşte bu yetkiyle, emeğimizden aldığımız güçle uyarıyoruz:

Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz!

Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları “artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için TTB Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerini defalarca iletti. Sağlık Bakanı’nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil miydi?

İktidar, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. 

Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan SALGINı değil ALGIyı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. 

Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. 

Doğrudur, bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını fakat bunu ihtiyatlı bir iyilikle karşıladığımızı ifade ettik… Çünkü tıpkı sağlıkta şiddet yasasında olduğu gibi, iktidarın göstermelik icraatlarıyla samimi olmadıklarını test etmiştik…

Yine haklı çıktık ne yazık ki…

Yasa tasarısı TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir.  Daha önce Meclis’te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir.

Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir.

İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz.

Emeğimiz ve geleceğimiz için bugün bir gün süre ile sağlık hizmeti sunmuyoruz. Biz bu uyarımızı, tüm toplumun sağlık hakkı için GöREV olarak görüyoruz…

Ve uyarıyoruz… İktidarı titreten ifadeyle uyarı eylemimizin “bu daha başlangıç, mücadeleye devam” olduğunu ilan ediyoruz.

Taleplerimiz amacımızdır… Bu uyarı eylemimiz;

  • Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir.
  • Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir.
  • Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir.
  • Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir.
  • COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması içindir,
  • Ağır ve tehlikeli işler kapsamında faaliyet yürüten tüm işkolu emekçileri için 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verilmesi; ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.

Kısacası Emek Bizim ise Söz de Bizimdir!

İktidar bilmelidir ki; taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. 

Oyalama Değil Hakkımız Olanı İstiyoruz!”denildi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.