DHA Görüntülü Yurt Haber Bülteni – 5

DHA Görüntülü Yurt Haber Bülteni – 5
19 Aralık 2024 12:11
A+
A-


1) 15 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ YANGINDA BİLİRKİŞİ RAPORU: ELEKTRİKTEN KAYNAKLANDIĞINA DAİR SOMUT BULGU YOK

DİYARBAKIR’ın Çınar ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasındaki bölgede çıkıp, yerleşim yerlerine sıçrayan ve 15 kişinin hayatını kaybettiği yangında bilirkişi heyeti raporu ortaya çıktı. Raporda, yangının elektrikten kaynaklandığının tespitini yapmanın mümkün olmadığı, elektrikten çıktığına dair somut bir bulguya rastlanmadığı belirtildi.

Diyarbakır’ın Çınar ilçesi kırsal Köksalan Mahallesi’nde 20 Haziran gecesi çıkıp, rüzgarın da etkisiyle Mardin’in Mazıdağı ilçesi kırsal Yücebağ ile Yetkinler mahallelerine doğru ilerleyen ve yerleşim yerlerine de sıçrayan yangında; Şehmus Demir, Mazhar Demir, Taliha Demir, Nuri Demir, Rezan Yılmaz, Azad Yılmaz, Resul Yılmaz, Remzi Yılmaz, Abdurrahman Bugdaycı, Ubeydullah Buğdaycı, İsmail Yardımcı, Sinan Deviren, Kerime Erdenli, Zekiye Erdenli ve Fadıl Demir hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. Yangında ayrıca 556 küçükbaş öldü, 250 yaralı hayvan da sahiplerinin rızasıyla Et ve Süt Kurumu’na kesime gönderildi. 120 hayvanınsa bölgedeki veterinerler tarafından tedavileri yapıldı. Diyarbakır’da 8 bin 100, Mardin’de ise 7 bin dönüm alanda etkili olan yangında, toplam 5 bin 450 dönüm ekili arazi de yandı.

6 MADDELİK SONUÇ BÖLÜMÜ

Yangınla ilgili Çınar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu tarafından hazırlanarak soruşturma dosyasına eklenen bilirkişi heyeti raporu ortaya çıktı. Raporun 6 maddelik sonuç kısmında, “Çınar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyası ile birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu’na gönderilen 13/09/2024 tarihli üst yazısında, 9 kişilik bilirkişi heyetimizin, yazı ekinde gönderilen soruşturma dosyasının fiziki olarak dosya üzerinden ve UYAP Bilirkişi Portalı üzerinden yapılan incelemeler ile heyetimizin yaptığı toplantı ile ayrıntılı, kapsamlı ve tartışmalı değerlendirmeler sonucunda meydana gelen yangının kaynağı konusundaki tespitlerimiz, raporun 2’nci bölümünde, bu tespitler ışığında değerlendirmelerimiz raporun 3’üncü bölümünde ayrıntılı olarak belirtilmiştir. 20 Haziran 2024 günü saat 22.00 sularında, Diyarbakır Çınar ilçesi Köksalan Mahallesi civarında çıkan, kuvvetli rüzgarın etkisiyle Mazıdağı, Yücebağ, Şenyuva, Yetkinler ve çevre köylere sirayet eden can, mal ve ormana zarar veren yangın olayında, yangının kaynağına yönelik yapılan ayrıntılı ve tartışmalı değerlendirmeler sonucunda;

1- Köksalan Mahallesi’nde bulunan Ahmet Buğdaycı’nın evinin avlusundaki DEDAŞ’a ait alçak gerilim hattının kopması sonucu oluşan kısa devrenin, samanlık yangınına sebep olduğu ve itfaiyeci İsmail K. tarafından kontrol altına alınarak çevreye yayılmadan söndürüldüğü, bu yangının diğer yangınların bölgelerine sirayet etmediği, bu yangına sebep olan hat üzerinde alınan numune iletken üzerinde kısa devre izlerinin kriminal laboratuvarında tespit edildiği,

2- Alınan ifadeler, keşif raporu, olay yeri inceleme raporları ve kriminal raporu ile birlikte tespit ve değerlendirmeleri ışığında yapılan ayrıntısı raporun 3’üncü bölümünde 1. maddesinde de belirtilen 5’inci resimde temsili konumu gösterilen Direk-1, Direk-2 veya mezarlık bölgesinde, (keşifli bilirkişi incelemesinde tespit edilen diğer tespitlerle birlikte) hatlarda elektrik enerjisinin bulunmadığı tespit edildiğinden, elektrik kaynaklı bir kaçak akım, kısa devre veya kıvılcımdan kaynaklanan sebeplerle yangının çıkış ihtimalinin bulunmadığı,

3- Yangının Köksalan Mahallesi’nin çevresinde başladığı, 112 ses kayıtlarında önce patlama olduğu sonra yangın çıktığı, görgü ifade tutanaklarında ‘Yangından hemen önce ışık hüzmesi gördüm, mahallenin aşağı kısmındaki elektrik direğinde ışık parladığını’ ifadelerde geçen ‘ışık huzmesi’ kıvılcım gibi elektriksel olaylar, enerji bulunmayan hatlarda meydana gelemeyeceğinden elektrik hattında elektrik kesik olsa bile yıldırım deşarjı veya yıldırımdan daha zayıf bile olsa bir statik elektrik deşarjı enerji dağıtım hattından izolatörlerden direk üzerinden yere akarak bir statik elektrik deşarjı olabileceği, bu statik elektrik deşarjı öncesi bir patlama da ilk deşarj sırasında meydana gelen ısının etkisiyle aniden genleşen havanın meydana getirdiği patlama sesinin de bu statik deşarj-yıldırımı işaret ettiği, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün, Yıldırım Tespit ve Takip Sistemi (YTTS) kayıtlarına göre olay bölgesi merkez alınarak 50 kilometre yarıçaplı alanda bahse konu olay saatlerinde kayıt edilen yıldırım aktiveleri meydana gelmiş olmasından havanın elektrikli olduğunu gösterdiği, ayrıca Cumulonimbus (CB) bulutunun diğer bir özelliği ise bulut içerisinde su taneciklerinin düşey olarak hareket etmesinden dolayı elektriksel aktive ihtiva ettiğini, bu nedenle CB bulutları beraberinde şimşek ve yıldırım olaylarının oluşmasına neden olabildiği, bu da statik yüklü olan ve yukarı aşağı hareket halinde bulutların statik elektrik birikimi oluşumu için elverişli olduğundan elektrik dağıtım hattında elektrik olmamasına rağmen, atmosferik olay olarak buluttan yere veya yerden buluta hattın metal aksamına özellikle direğin bulunduğu yerde atmosferik deşarj sebebiyle bir patlama sesi (çok kuvvetli olmayan statik elektrik deşarjı nedeniyle meydana gelecek statik yüklenme, gözle görülebilecek veya görülemeyecek) hat ve/veya direk üzerinden toprağa akan bir elektrostatik akım, kuru otları tutuşturmuş olabileceği,

4- Heyetimiz, yangına sebep olabilecek diğer bir hususun, faili ve/veya kaynağı belirlenemeyen şüpheli bir yangın olayı olabileceği ihtimalini değerlendirme dışı bırakılmaması gerektiği,

5- 21.06.2024 tarihli, Çınar Cumhuriyet başsavcılığı talebi üzerine bilirkişi heyeti ön raporunda 20.06.2024 tarihinde 22.00 saatlerinde Çınar ilçesi, Köksalan ve Yazçiçeği mahallelerinde yangından etkilenen alanlara Köksalan Mahallesi’ndeki yangının, sigortalı ayırıcı (seksiyoner) direğinde, sigorta takılı olması gereken yere, sarılan iletken telin aşırı ısınarak korlaşıp kopması ve yerdeki otları tutuşturması nedeniyle yangın meydana gelmiş ve şiddetli rüzgarın etkisi ile geniş bir alana yayıldığı kanaatine, elektrik hattında elektrik olmaması sebebiyle heyetimizin katılmadığı,

6- 04.07.2024 ve 10.08.2024 tarihinde yangın sahasında yapılan keşif ve dosya içeriğinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 14.08.2024 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; elektrik bilirkişileri, oluşan yangının elektrikten kaynaklandığının tespitini yapmak mümkün olmadığı, elektrikten kaynaklandığına dair somut bir bulguya rastlanmadığını, yangın bilirkişisi, gösterilen elektrik trafosu, elektrik direği ve tellerinde yangının başlamadığı, 112 çağrı merkezinin ses kayıtlarında yangının, önce patlama olduğu, sonra yangın çıktığı, patlamanın kaynağının ne olduğuna dair bir bilginin bulunmadığı, yukarıda belirtilen yangın çıkış sebeplerinden herhangi birinden başlamış olabileceği kanaatine dağıtım hattında elektrik enerjisinin bulunmaması sebebiyle heyetimizin de katılmakta olduğu” belirtildi. (DHA)

ARŞİV GÖRÜNTÜLERLE

Haber-Kamera: Seyfettin EKEN-Özcan ARGİN/DİYARBAKIR, (DHA)

===================================

2) 1 YAŞINDAKİ TOPRAK’IN ÖLÜMÜNDE, ANNE İLE SEVGİLİSİNE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİ

ANTALYA’da 1 yaşındaki Toprak bebeği darbedip öldürdükleri suçlamasıyla yargılanan annesi Aygül Çelik ve birlikte yaşadığı Ahmet Önal hakkında savcı, ağırlaştırılmış ömür boyu hapis talep etti.

Bir otelde çalışıp, elektrikli motosiklet satarak geçimini sağlayan Ahmet Önal ile 1 kız çocuğu annesi Aygül Çelik, Aksu ilçesi Cihadiye Mahallesi’nde tek katlı evde birlikte yaşamaya başladı. Geçen yıl 17 Temmuz’da öğle saatlerinde Aygül Çelik, kızı Toprak Çelik’in yatağında hareketsiz yattığını görünce Aksu Semt Polikliniği’ne götürdü. Burada yapılan muayenede, bebeğin yaşamını yitirdiği ve vücudunda morluklar olduğu belirlendi. Durumun bildirilmesiyle polis ekibi Aygül Çelik’i hastanede, Ahmet Önal’ı da çalıştığı iş yerinde gözaltına aldı. Toprak bebeğin ölüm raporunda, vücudunda çok sayıda morluk ve ezilme tespit edildiği kaydedildi. Çelik ve Önal, ‘Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan tutuklandı.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİLER

Tutuklu sanıklar Aygül Çelik ve Ahmet Önal, Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün hakim karşısına çıktı. Mahkemede savunma yapan sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. Çocuğa zarar vermediklerini ifade eden 2 sanık, beraat talebinde bulundu. Cumhuriyet savcısı, mütalaasında, anne Aygül Çelik’in ‘Alt soydan birini kasten öldürme’, Ahmet Önal’ın ise ‘Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle cezalandırılmalarını istedi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı erteledi. (DHA)

ARŞİV GÖRÜNTÜLERLE

İrem GÜNEYBAZ/ANTALYA, (DHA)-

===========================================

3) ALTAY TOPRAK BEBEĞİN ÖLDÜĞÜ OLAYDA ÖLÇÜM RAPORLARI SORUŞTURMA DOSYASINDA

İZMİR’in Konak ilçesinde böcek ilaçlaması sebebiyle Altay Toprak Kınalı’nın (1) hayatını kaybettiği olayda AFAD tarafından yapılan ölçüm raporları soruşturma dosyasına girdi. Ölçümlerde karbonmonoksit, hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür oranının çok yüksek olduğu, ölçüm cihazının üst sınırlar aşıldığı için ‘over’ verdiği ortaya çıktı.

Olay, 12 Kasım’da Konak ilçesi Kahramanlar Mahallesi 1413 Sokak’taki apartmanda meydana geldi. 4 katlı binanın en üst katında oturan aile, dairede ilaçlama yaptırdı. Tüm daireler ilaçlamadan etkilendi. İhbarla adrese AFAD Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) uzmanları ile itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olayda 2’nci katta oturan Altay Toprak Kınalı, annesi Raziye Kınalı, babası Recep Kınalı ve apartmanda yaşayanlardan üniversite öğrencisi Gizem Umay hastaneye kaldırıldı. 5 kez kalbi duran ve yeniden çalıştırılan Altay Toprak Kınalı kurtarılamadı. Kınalı çifti ve Gizem Umay, tedavileri sonrası taburcu edildi. Altay Toprak bebek, otopsisinin ardından Pınarbaşı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Olayla ilgili soruşturma kapsamında 3 kişi polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Firmada çalışan ziraat mühendisi B.Ö. (47) ile ilaçlamaya yardımcı olan çalışan E.G. (44) tutuklandı, işe aracılık ettiği belirlenen E.G. (46) ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmasında AFAD ekiplerinin incelemesinde binanın ilaçlanmasında kullanılan maddelerin yerleşim merkezinde kullanılmaması gereken tarım ilacı niteliğinde maddeler olduğunun tespit edildiği belirtildi. Evdeki ilaçlamada insan sağlığına zararlı olan ‘Kingphos’ ve ‘Grainphos’ adlı tarım ilaçlarının kullanıldığı tespit edildi.

Soruşturma dosyasına AFAD ölçüm raporları da girdi. Ekiplerin 14 Kasım’da saat 19.00 sıralarında kapı deliğinden, saat 22.00 sıralarında ise dairenin içinde yaptığı ölçümde karbonmonoksit, hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür oranının oldukça yüksek olduğu ve üst değerler aşıldığı için cihazın ‘over’ verdiği ortaya çıktı. Raporda üst değerlerin hidrojen siyanür için 50 ppm, hidrojen sülfür için 200 ppm, karbonmonoksit için 500 ppm olduğunun altı çizildi.

‘FİRMANIN İLAÇ YETKİSİ YOK’

Dosyada Tarım ve Orman İl Müdürlüğü raporu da yer aldı. Olayda yüksek kapasiteli, tahıl, bakliyat, kuru meyve ambar ve depolarında kullanılan tarımsal ilaçların kullanıldığının altı çizildi. Aynı raporda ilaçların Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış; haşere, böcek ve bakterilerin kapalı bir ortamda gaz halindeki kimyasal maddelerle boğulması sınıfında bulunan bitki koruma ürünleri olduğuna da vurgu yapıldı. İlaçların satışının bitki koruma ürünü bayi izin belgesine sahip kişi ve kuruluşlar tarafında yalnızca fumigasyon operatör belgesine sahip kişiler tarafından yapıldığı ancak ilaçlamayı yapan firmanın ise bu ürünleri satması için yetkisinin bulunmadığının altı çizildi.

‘İLACIN ETKİSİNİN 90 SAAT SÜRDÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ’

Ailenin avukatı Utku Turan, yapılan ölçümlere göre ilacın 90 saate kadar etki gösterdiğini söyledi. Turan, “AFAD tarafından yapılan ölçümler ve sonuçları dosyaya girdi. Cihazların en yüksek seviyelerine ulaşarak hata verdiği, ilaçlama yapılan eve girildiğinde ise hidrojen siyanür, hidrojen sülfür ve karbonmonoksit değerlerinin oldukça yüksek değerde olduğu, hatta cihazın ölçüm değerlerinin üzerine çıktığı tespit edildi. Ölçümlemeler yaklaşık 72 saat sonra yapılmasına rağmen değerlerin hala çok yüksek olduğu görülüyor. Hatta AFAD ekipleri büyük fanlarla havalandırma gerçekleştirmiş. Ona rağmen 10-12 saat kadar evlere girilmemesi uyarısında yapıldığını biliyoruz. İlacın etkisini 90 saat kadar gösterdiğini görüyoruz” dedi.

‘DOSYA BİLİRKİŞİDE’

İlaçların tamamının tarımsal amaçla kullanılması gereken ilaçlar olduğunun altını çizen Turan, “Sanıklar tarafından teslim edilen ilaçlar ve iş yerlerinde bulunan boş ilaç kutuları var. Raporların içinde 3 farklı ilaçtan bahsediliyor. İlaçların hiçbirisinin biyosidal ürünlerin kullanım ve usul esasları hakkındaki yönetmelik dahlindeki ilaçlar olmadığı tespit edildi. İlaçların tarımsal amaçlı, açık alanlarda ve uzman kişiler tarafından kullanılması gereken ilaçlar olduğu da belirlendi. Dosyada bilirkişi aşamasındayız. Otopsi raporu ve bilirkişi raporunun tamamlanmasıyla davanın açılacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

————————

-Avukat röportaj

-Anons

-ARŞİV

Haber-Kamera: Tolga TAHÇI/İZMİR,(DHA)-

======================================

4) CANLI YAYINDA UYUŞTURUCU KULLANAN ŞÜPHELİYE GÖZALTI

KÜTAHYA’da sosyal medyada yaptığı canlı yayın sırasında uyuşturucu madde kullanan Ö.G., gözaltına alındı.

Kütahya’da Ö.G., sosyal medya hesabından canlı yayın yaparken ‘metamfetamin’ olarak bilinen uyuşturucu madde kullandı. İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, görüntüler sonrası harekete geçti. Ö.G.’nin yaşadığı Evliya Çelebi Mahallesi’ndeki adresi belirleyen Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, şüphelinin evine operasyon düzenledi. Ö.G. gözaltına alınırken, adreste çok sayıda uyuşturucu kullanma aparatı ele geçirildi. Sağlık kontrolünden geçirilerek Kütahya Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Ö.G. hakkında ‘Uyuşturucu madde kullanma ve özendirme’ suçundan soruşturma başlatıldı. (DHA)

Görüntü Dökümü

———————

-Şüphelinin sosyal medyada yaptığı canlı yayın

-Polis ekiplerinin adrese girmesi

-Evde arama yapılmasından detaylar

Haber-Kamera: Oğuzhan KILIÇ/KÜTAHYA,(DHA)-

============================================

5) PROF. DR. GÜNDOĞDU: PLASTİK ÜRETİMİ YÜZDE 50 AZALTILMALI

ADANA’da Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mikroplastik Araştırma Grubu Kurucusu Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, plastik üretimindeki artış planlamasıyla doğrudan ilişkili olarak, denizlere giden plastik çöp miktarının önümüzdeki 50 yıl içerisinde 20 milyon tondan 60 milyon tona çıkmasının beklendiğini bildirdi. Prof. Dr. Gündoğdu, “Plastik üretimi yüzde 50 ve üzeri azaltılmalıdır. Böyle bir senaryoda dahi önümüzdeki 50 yıl içerisinde doğaya saldığımız plastiklerin minimize edilmesi ancak mümkün olabilir” dedi.

İnsan midesinden, beynine, çeşitli dokulardan, kan ve plasentaya kadar birçok organında plastik kalıntıların olduğu yapılan çalışmalarda belirlendi. Dünyanın tüm bölgelerinde, her noktasında plastik kirliliğine dair izler bilim insanları tarafından ortaya kondu. Ancak, Güney Kore’de başlayan Küresel Plastik Anlaşması için 5’inci Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (INC-5) oturumu, bir anlaşma sağlanamadan sona erdi. Nihai bir karara varılmak üzere tekrar bir araya gelinmesi kararıyla toplantı ertelendi.

ÇÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, Türkiye’nin de katıldığı INC-5 oturumunda yapılan görüşmeleri değerlendirdi. Gündoğdu, dünya genelinde plastik kirliliğinin boyutlarından bahsetti. Prof. Dr. Gündoğdu, “Plastik anlaşması görüşmeleri 2022’de Kenya’da yapılan bir toplantı ile başlamıştı. Bu toplantının amacı 2025 yılı sonunda küresel bağlayıcılığı olan bir plastik anlaşmasının imzalanması ve tüm ülkelerin plastikle ilgili politikalarını buna göre belirlemesiydi. Ne yazık ki 5’inci toplantı anlaşma metni hazırlanamadan, imzalanamadan sonlandırıldı” dedi.

‘PETROL ÜRETEN ÜLKELER AYAK DİREDİ’

Plastik anlaşması toplantısının bir sonuca varılamadan ertelenmesinin, özellikle petrol üreten ülkelerin ayak diremesi ve anlaşma metni üzerine yaptıkları itirazlardan kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Gündoğdu, “Petrol üreten ülkeler özellikle plastik üretiminin azaltılmasına dair herhangi bir ifadenin metinde yer almasına karşı çok ciddi bir karşı çıkış ve direniş sergiledi. Bunun yanında Yüksek Hırslı Koalisyon denilen, başını Norveç ve Ruanda’nın çektiği 100’e yakın ülkenin de plastik anlaşmasının küresel bağlayıcılığının ancak plastik üretiminin azaltılmasını sağlayabilirse mümkün olabileceğini savunuyordu. Karşılıklı farklı ülkelerin oluşturduğu grupların yaptığı tartışmalarda ne yazık ki kesin bir sonuç ortaya çıkmadı. Ancak çok eksik, sınırlı ya da etkisiz bir anlaşma metninin çıkmasındansa bir sonraki toplantıda bu müzakerelerin yeniden sürdürülmesi kararı alındı” diye konuştu.

‘PLASTİĞİN İÇERİSİNDE 16 BİN TANE KİMYASAL VAR’

Özellikle metnin 3’üncü maddesinde tartışmaların yoğunlaştığından bahseden Prof. Dr. Gündoğdu, “Bazı plastik türleri ve kimyasal gruplarının yasaklanması bazı devletlerce önerildi. Çünkü plastik denince akla kimyasal gelir. Plastiğin içerisinde 16 bin tane kimyasal var. Dolayısıyla bu madde üzerinde tartışmalar yoğunlaştı. Artık sadece petrol üreten ülkelerin değil aynı zamanda başını Meksika’nın çektiği plastik üretiminin azaltılmasını talep eden ülkelerin söylemlerinin de belirleyici olduğunu görüyoruz. Yine Ruanda başta olmak üzere pasifik ada ülkeleriyle beraber birçok ülkenin yer aldığı bir grup, ‘plastik üretiminin azaltılmasının, plastik kirliliğini önlemenin yegane yolu’ olduğunu savundu. Bu da bizde bir sonraki toplantıda plastik üretiminin sınırlandırılması maddesinin gelen taleplerle anlaşma metnine ekletilebileceği umudunu doğurdu. Akdeniz’de kıyıları en fazla plastikle kirleticilerin ülkelerden biri olan Türkiye’nin de bir sonraki toplantıda ortaya çıkan talepler doğrultusunda plastik üretimini sınırlandırıcı bir pozisyonda olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘KİRLETİCİLER GEZEGENİN SINIRLARINI AŞTI’

Plastik kirliliğinin sadece atık yönetimiyle engellenebilecek boyutu çoktan aştığının altını çizen Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, dünya genelindeki tehlikenin boyutları şöyle anlattı:

“Bütün atık yönetim alt yapısını istediğimiz kadar düzenleyelim, geri dönüşüm alt yapısını istediğimiz kadar güçlendirelim bunların hiçbiri plastik kirliliğini uzun vadede azaltamaz. Yapılan çalışmalar böyle giderse denizlere giden plastik çöpün miktarının önümüzdeki 50 yıl içerisinde 20 milyon tondan 60 milyon tona çıkacağını gösteriyor. Bunun, plastik üretimindeki artış planlamasıyla doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Plastik üretimi yüzde 50 ve üzeri azaltılmalıdır. Böyle bir senaryoda dahi önümüzdeki 50 yıl içerisinde doğaya saldığımız plastiklerin minimize edilmesi ancak mümkün olabilir. İklim değişikliği için de benzer bir durum var. Şu anda tüm karbon salınımını durdursak bile önümüzdeki 100 yıl içerisinde iklim değişikliği etkilerini yaşamaya devam edeceğiz. İyileşmeye başlaması ise bir 100 yıl geçtikten sonrasında olması mümkün. Çünkü gezegenin birçok anlamda sınırlarını bu kirleticilerle aşmış durumdayız.” (DHA)

Görüntü Dökümü

——————————

– Prof. Dr. Sedat Gündoğdu ile röp.

(Arşiv)

– Karada, tarlada ve deniz kıyısında bulunan plastik kirleticilerden detaylar

– Sedat Gündoğdu’dan detaylar

– Dron detayları

– Plastik üretiminden detaylar

Haber:Gülşah ÖZGEN-Kamera: Yaşarcan SERİNTÜRK/ADANA,(DHA)

=====================================

6) AKADEMİSYEN VE ÖĞRENCİLERİNDEN DEPREMZEDE KADINA SIKIŞTIRILMIŞ TOPRAK TEKNİĞİYLE EV

KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerde Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde evi yıkılan Emine Alagöz’e, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sema Alaçam ve gönüllü öğrencileri tarafından sıkıştırılmış toprak tekniğiyle ev yapıldı.

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023’te meydan gelen depremlerden en çok etkilenen illerden Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde yaşayan Emine Alagöz’ün de evi yıkıldı. Depremin ardından önce çadırda ardından konteyner kentte yaşayan Emine Alagöz, bölgeye gelen İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sema Alaçam ile tanıştı. Sema Alaçam, Alagöz’e ‘sıkıştırılmış toprak tekniği’ ile yeni bir ev yapmaya karar verdi. Kendi öğrencileri ve sosyal medyadan gönüllü katılanlar ile projeye başlayan Alaçam, Emine Alagöz’ün arsası üzerine evi inşa etti.

‘MEZUN VE GÖNÜLLÜ ÖĞRENCİLER İLE ÇALIŞTIK’

Doç. Dr. Sema Alaçam, ‘Sıkıştırılmış toprak tekniği’ ile inşaata başlanması ve teslim edilmesinin 3 aylık bir süreyi kapsadığını belirterek, gönüllülerin desteğiyle profesyonel işçi olmadan 30 günde evin duvarlarının tamamladığını söyledi. Projeye ilişkin bilgi veren ve evin yakında tam anlamıyla biteceğini anlatan Alaçam, “Projemizin adı ‘Emine Teyze’ projesidir. Mezun ve gönüllü öğrencilerin katılımı ile bu evi inşa ediyoruz. Yapıda kullanılabilecek toprak numuneleri alarak, laboratuvar testi yaptık. Yüzey toprağı olmayacak, 60 santimetre derinde güneş ve bitki görmemiş toprak olacak. Belediyenin desteğiyle temin ettiğimiz toprağı eleyerek, 10 birim toprağa 1 birim dayanıklılığı arttıran katkı maddesi katarak dayanıklı hale getirdik, çok az su katarak, tokmaklar yardımıyla sıkıştırarak yaptık. Hızlı ve ekonomik seçenek olarak önümüzde duruyor. İnşaata başlanması ve teslim edilmesi 3 aylık bir süreyi kapsıyor. Gönüllülerin desteğiyle profesyonel işçi olmadan 30 günde duvarları tamamladık. 100’ün üzerinde kişinin emeği geçti, içerisinde mezun ettiğimiz öğrenciler ile eğitimine devam eden öğrenciler ve gönüllüler var. Mimarlık ve inşaat mühendisliği, peyzaj mimarlığı, iç mimarlık öğrencileri, lise öğrencileri dahil sosyal sorumluluk projesi olarak bilfiil çalıştı. Depreme dayanıklı ekolojik ve ekonomik çözüm sunan sıkıştırılmış toprak yapı, hızlıca ölçeklendirilebilir, farklı bölgelerde barınma sorunun cevap verebilecek potansiyel taşıyor. Biz bu işi herkesin kendi evini kendisinin yapabileceği standartlara nasıl dönüştürebiliriz, önümüzdeki 6 ay içinde hem yönetmeliklerde tanımlama hem de ülkemiz genelinde yapılabilirliğini, hangi aşamada ne kadar uzman desteği gerektiğini standartlara dönüştüreceğiz. Herkesin kendi evini yapabileceği aşamaya getirmeyi planlıyoruz. Yönetmelik, standart çalışması ve ölçeklendirerek farklı bölgelerdeki uygulamasına devam etmeyi planlıyoruz” dedi.

‘TÜM ÖĞRENCİLER BENİM ÇOCUKLARIM OLDU’

Evine kavuşmak için gün sayan depremzede Emine Alagöz ise tüm öğrencilerin kendisinin çocuğu gibi olduğunu belirterek emeği geçen herkese teşekkür etti. Alagöz, “İstanbul Teknik Üniversitesi hocaları, mezunları ve öğrencileri maddi manevi destek verdiler. Destek verenlerin hepsine teşekkür ederiz, hepsinin emeğine sağlık. Bana böyle bir şans verdiler. Depremde evimiz yıkıldı, 11 ay çadırda kaldık. Hocamız bize konteyner getirdi, buraya yerleştirdi. Öğrencilere başarılar diliyorum. Hepsi benim çocuklarım oldu, hepsinin Emine teyzesiyim” diye konuştu. (DHA)

Görüntü Dökümü

————————-

-Doç.Dr. Sema Alaçam röportaj

– Mehmet Bayram konuşma röportaj

– Emine Alagöz röportaj

– İncinur Gökçe röportaj

-Drone görüntüleri

-Genel ve detay görüntüler

Haber- Kamera: Recep BAĞDAT-MALATYA-DHA



Source link

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.