DHA Görüntülü Yurt Haber Bülteni – 2
1) HİLAL’İN KATİLİ SAKLANDIĞI BARAKADA YAKALANDI
DİYARBAKIR’da, dini nikahla yaşadığı Hilal Kar’ı (33), ayrıldıktan bir yıl sonra tabancayla başından vurup öldüren Mehmet Demirhan, saklandığı barakada polisin düzenlediği operasyonla yakalandı. Demirhan’ın olaydan sonra kaçışı ve yakalanma anları da kameraya yansıdı.
Olay, 23 Haziran’da Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi 798’inci Sokak’ta meydana geldi. Mehmet Demirhan, 6 yıl dini nikahla yaşadığı 1 çocuk annesi Hilal Kar’ı, ayrıldıktan 1 yıl sonra sokakta yürürken arkasından yaklaşıp tabancayla vurdu. Kar, başına isabet eden kurşunla yere yığılırken, Demirhan kaçtı. İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri Hilal Kar’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Hilal Kar, Bağlar ilçesinde Yeniköy Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
KİMLİK ÇIKMADI, KOLUNDAKİ DÖVMEDEN TESPİT EDİLDİ
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, olay sonrası yakalanmamak için sürekli yer değiştiren şüpheli Mehmet Demirhan’ın, Sur ilçesi kırsalında olduğunu tespit etti. Şüphelinin olaydan sonra kılık değiştirdiği, sürekli şapka taktığı ve günlük hayatında bisiklet kullanarak dikkat çekmemeye çalıştığı belirlendi. Kaldığı barakayı saptayan ekipler, düzenledikleri operasyonla Mehmet Demirhan’ı yakalayarak gözaltına aldı. Üzerinden kimlik çıkmayan Demirhan’ın kolundaki dövmelerden o olduğu anlaşıldı.
Mehmet Demirhan’ın emniyetteki işlemleri devam ederken, olaydan sonra kaçışı, bisiklet kullanırken ve yakalanma anları da kameraya yansıdı. Demirhan’ın olayı kıskançlık nedeniyle gerçekleştirdiği öğrenildi. DHA)
Görüntü Dökümü
————————-
Mehmet Demirhan’ın kaçması
Bisikletle gitmesi
Yakalanması
Kolundaki dövmeler
Emniyete götürülmesi
Hilal Kar’ın fotoğrafı
Mehmet Demirhan’ın fotoğrafı
Genel ve Detay görüntüler
Haber ve Kamera:Gıyasettin TETİK-Seyfettin EKEN/DİYARBAKIR(DHA)
==================================
2) ÜNİVERSİTELİ ROJİN’İ ARAMA ÇALIŞMALARI 9’UNCU GÜNDE
VAN’da kaldığı yurttan çıktından sonra bir daha haber alınamayan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’i (21) arama çalışmaları, 9’uncu günde de devam ediyor. Daha önce Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile Bardakçı Mahallesi arasındaki bölgede gölde arama yapan ekipler, bugün İskele sahil tarafına doğru aramalarını yoğunlaştırdı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül akşamı kaldığı yurtta akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıktı. Geri dönmeyen Rojin Kabaiş’e telefonla ulaşamayan arkadaşları, 28 Eylül’de saat 12.00 sıralarında polise haber verdi. Kabaiş’in 27 Eylül’de saat 18.30 sıralarında Van Gölü Sahili’ne çakıl taşı toplamaya gideceğini söylediği, birlikte gitmeyi teklif ettiği arkadaşının olumsuz yanıt verdiği tespit edildi. Kabaiş’in arkadaşları, 28 Eylül’de Van Gölü Sahili’nde Rojin’e ait cep telefonu, kulaklık, kek ve su bulundu. Telefon incelenmek üzere polise teslim edildi.
Telefonla konuştuğu annesine markete gidip, kahve, su ve kek alacağını söyleyen Rojin için polis, Jandarma Sahil Güvenlik, AFAD ve Büyükşehir Belediyesi’nin itfaiye ekipleri arama çalışması başlattı. Gönüllü arama- kurtarma ekiplerinin de katıldığı çalışmalara, polis ekipleri zaman zaman havadan da destek veriyor. Arama çalışmalarında Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü’nden gönderilen yandan taramalı sonar cihazı, jandarmanın su üstü radar cihazı ve gönüllü arama kurtarma ekiplerinin termal kameralı dronu da kullanılıyor.
ARAMALAR İSKELE SAHİL BÖLGESİNDE DE YAPILIYOR
Arama çalışmalarında 9’uncu güne girilmesine rağmen şu ana kadar Rojin’e ait hiçbir ize rastlanmadı. Daha önce YYÜ sahili ile Bardakçı arasındaki bölgede tekne ve botlarla arama yapan ekipler, bugünkü çalışmalarını İskele Sahil tarafında doğru yoğunlaştırdı. (DHA)
Görüntü Dökümü
————————-
-Gölün sahil kesiminde yapılan aramalara polis hepikopterinin havadan destek vermesi
-Göle giren dalgıçlar arama yaparken
-Gölde tekne ve botlarla yapılan aramalar
-Gönüllü arama ekipleri demir çubuklarla gölde arama yapması
Behçet DALMAZ/VAN, (DHA)-
==========================================
3) ÇATI KATINDAN YALITIM MALZEMESİNE SARILMIŞ KALAŞNİKOF İLE DOLU ŞARJÖR BULUNDU
ERZURUM’da bir apartmanın tadilata alınan çatı katında sarı bez ile yalıtım malzemesine sarılmış Kalaşnikof piyade tüfeği ile dolu şarjör bulundu.
Palandöken ilçesi Hüseyin Avni Ulaş Mahallesi Alparslan Türkeş Bulvarı’nda bir apartmanın çatı katında tadilat yapan işçiler, sarı bez ile yalıtım malzemesine sarılı Kalaşnikof piyade tüfeği ile dolu şarjör buldu. İşçiler, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Olay yerine Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM), Terörle Mücadele (TEM) ve İstihbarat Şube ekipleri sevk edildi. Olay yeri inceleme sonrası Kalaşnikof ile dolu şarjör, detaylı araştırma ve parmak izi tespiti için emniyet müdürlüğüne götürüldü. (DHA)
Görüntü Dökümü
————————
-Silahın bulunduğu yere ilk gelen polisin telefonda amirine ön bilgi vermesi
-Sivil TEM, KOM ve istihbarat şube ekiplerinin sarılı silahı fotoğraflayıp inceleme yapması
-Olay yerinden genel görüntü
-İçi mermi dolu şarjörün görüntüsü
-Polislerin olay yeri şeridi çekmesi
-Olay yeri inceleme ekiplerinin silahın ambalajını açıp çalışma yapması
-Çatısında kalaşnikof bulunan apartmanın görüntüsü
Haber – Kamera: Oktay POLAT / ERZURUM,(DHA)
=======================================
4) ISTRANCA ORMANLARI’NDA MANTAR BEREKETİ; AVRUPA ÜLKELERİNE İHRAÇ EDİLİYOR
TÜRKİYE’nin önemli mantar yetişen alanlarından olan Istranca Ormanları’nda bu yıl mantar bereketi yaşanıyor. Özellikle kadınların toplamaya ilgi gösterdiği mantarlar, kilosu 150 ila 200 lira arasında ihracatçı firmalara satılıp, İtalya, Fransa, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor.
Türkiye’nin önemli mantar yetişen alanlardan Istranca Ormanları’nda, son yılların en bereketli yılı yaşanıyor. Eylül ayı sonu ve ekim başında başlanan mantar sezonuna bu yıl özellikle kadınlar yoğun ilgi gösterdi. Sabah erken saatlerinde ormana giren mantar toplayıcıları, ellerinde sepet, gün boyu çalışıp, topladıkları ürünleri, firmalara götürüp kilosu 150 ile 200 lira arasında satıyor.
Tekirdağ’ın Saray ilçesinde 23 yıldır mantar toptancılığı yapan Necati Mert, bu yıl ürünün bol ve kaliteli olduğunu söyledi. Mert, “Bu sene yağmurlardan sonra çok güzel ve bol mantar çıktı. Üç çeşit mantar çıkıyor bizim bölgede. Padişah mantarı, bolet ve borozan mantarı var. Özellikle bu sene mantarın yoğunluğundan dolayı kadınlar çok ilgi gösterdi. Bayağı kadın toplayıcı var, güzel de para kazanıyorlar. Evlerine katkı sağlıyorlar, destek oluyorlar. Toplanan mantarlar İtalya, Fransa, Almanya ülkelerine gidiyor. Bolet mantarına en fazla ilgili İtalya ve Fransa gösteriyor. Şimdi Balkan ülkelerinden soran çok oluyor. Birinci kalite 150 ile 200 lira arasında alıyoruz” dedi.
‘ALMANYA’DAN GELİYORUM’
Almanya’da yaşayan Zeynep Orman, tatil yapmak için her yıl mantar toplama döneminde ana vatana geldiğini söyledi. Mantar toplamanın zor ve güzel tarafları olduğunu söyleyen Orman, kazancının güzel olduğunu kaydetti. Orman, “Dağ ve tepeleri çıkıyoruz, çalı çırpı onları geçiyoruz mantar topluyoruz kovalarla. Bugün 30 kilo bolet mantarı topladık. Kazancı güzel, bereket versin dün 7 bin lira kazandık. Hem spor hem de kazanç oluyor. Sabah molası veriyoruz ve sonra öğleden sonra tekrar topluyoruz. Herkese tavsiye ediyorum özellikle kadınlara” dedi.
Ev kadını Burcu Olcayok ise zor olmasına rağmen kadınların bu yıl toplanarak birlikte mantar toplamaya çıktığını söyledi. Olcayok, “Çok güzel, çok zevkli, çok iyi gidiyor. Hem spor amaçlı yapıyoruz hem de bol oksijen alıyoruz. Kadınların birçoğu toplanarak beraber gidiyoruz grup halinde. Satıyoruz parası da güzel bir nevi de gelir kaynağı oluyor” diye konuştu.
‘YORULUYORUZ, KOVALAR DOLUNCA SEVİNİYORUZ’
Eşiyle birlikte her yıl mantar toplayan Ayşe Çalışkan, “Çok zor oluyor, ama çok da zevkli. Kilo vermek istiyordum zaten her sene böyle spor yapıyorum. Eşimle birlikte her sabah çıkıyoruz, mantar toplayıp iyi de para kazanıyoruz. Ormanın içinde kovalar dolduğunda çok zorlanıyoruz. Yola çıkana kadar yoruluyoruz ama kovalar dolunca da çok seviniyoruz. Mantar bu yıl çok bol, bu da bizi çok mutlu ediyor, para kazanıyoruz ve istediğimizi alabiliyoruz. Kadınların yoğun ilgi göstermesini bu yol mantar bolluğundan kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı. (DHA)
Görüntü Dökümü
——————————
-Mantar toplayanlar
-Muhabir Mehmet Yirun anons
-Toptancı Necati Mert ile röp.
-Zeynep ve Ayhan Orman ile röp.
-Burcu Olcayok ile röp.
-Ayşe Çalışkan ile röp.
-Orman içinde mantar toplayanlar
-Mantarların getirilmesi
-Mantarların tartılması
-Detaylar
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN-Şafak TAŞOYAR/TEKİRDAG, (DHA)
==============================================================
5) ‘YENİ NESİL HELVAYI, TAHİNİ, PEKMEZİ BİLMİYOR’
İZMİR’in tarihi semti Basmane’de bulunan 96 yıllık dükkanlarında dede mesleği helvacılığı sürdüren İhsan Helvacı (77), mesleğinde 67 yılı geride bıraktı. Dükkanı gücü yettiğince yürüteceğini söyleyen Helvacı, “Yeni nesil helvayı, tahini, pekmezi bilmiyor. Daha çok yaşı, 30-45 arasında olanlar helva almaya geliyorlar. Bütün derdim yeni nesil. Maalesef şimdi yeni jenerasyon, yaşı 15-20 olanlar, pizza, hamburger gibi şeyler yiyorlar; ama bunlar yapay ve sağlıksız” dedi.
Tarihi evleri, dükkanları ile kültürel mirasa ev sahipliği yapan Basmane’de bulunan, 1928 yılından beri açık olan dükkanlarında dede mesleği helvacılığı sürdüren İhsan Helvacı (77), 10 yaşında babasının yanında çırak olarak başladığı mesleğinde 67 yılı geride bıraktı. Anafartalar Caddesi’nde yer alan 96 yıllık dükkanlarında helva, tahin ve pekmez satan Helvacı, dedesinin Osmanlı döneminde Konya Akşehir’de helvacılık yaptığını belirterek, “Soyadı Kanunu çıkarken nüfus memurları, insanlara ne iş yaptıklarını sorarmış. Babamla amcam ‘Dededen helvacıyız’ deyince nüfus memuru da soyadınız ‘Helvacı’ olsun demiş. Bir amcamın soyadı da Tahincioğlu. Babam ve amcalarım Akşehir’de doğmuş. Babam Mehmet Helvacı ve amcam İbrahim Helvacı da İzmir’e gelip, 1928’de bu dükkanı açıyor” dedi.
‘SOSYAL MEDYA NAMIMIZA NAM KATTI’
Helvacılık baba mesleği olduğu için başka bir iş yapmayı düşünmediğini söyleyen Helvacı, “Dükkana geldiğimde evimiz yan sokaktaydı. 10 yaşından beri bu dükkandayım. Mesleği sevdiğim için devam ettiriyorum. Başka bir iş yapamam, gözümü burada açtım. Burada çocukluğumu, gençliğimi geçirdim. Bu mesleği severek yaptım. Babamız da bizi ona göre yetiştirdi. Hayatımız burada devam ediyor. Basmane’de çok eski olduğumuz için bizi birçok kişi bizi tanır. İzmir’de yaşı 60’ın üzerinde olanlar, bizi muhakkak tanır. Artık o insanların çocukları ve torunları gelmeye başladı. Dükkanı yürütebildiğim kadar yürüteceğim. Yeğenim Kemal Helvacı, internetten satış yapıyor. Ben de burada satıyorum. Mamullerimizde katkı yok, doğal şeker, doğal tahin. Basmane’nin, İzmir’de ayrı bir yeri var. Beni ve dükkanı merak edenler geliyor. Benimle sohbet edip, fotoğraf, video çekiyorlar. Daha sonra sosyal medyada paylaşıyorlar. Zaten bir namımız vardı ama sosyal medya namımıza nam kattı” diye konuştu.
‘İZMİR’DE 2 HELVACI KALDIK’
Üretimi Manisa Akhisar’da yaptıklarını dile getiren Helvacı, “Üretim yeri daha evvelden buradaydı. Ancak Basmane sit alanı olduğu için sanayi cereyanı vermediler. Onun için biz de üretim yerimizi Akhisar’a taşıdık. Orada çok yakın bir akrabamızla müşterek çalışıyoruz. Kavanozları her sabah dolduruyorum, helvaları sabah kesiyorum. Müşterilere hazırlıyorum. İzmir’de 2 helvacı kaldık. Bir de Havra Sokağı’nda Manisalı var. Yeni nesil helvayı, tahini, pekmezi bilmiyor. Daha çok yaşı, 30-45 arasında olanlar helva almaya geliyorlar. Bütün derdim yeni nesil. Maalesef şimdi yeni jenerasyon, yaşı 15-20 olanlar, pizza, hamburger gibi şeyler yiyorlar; ama bunlar yapay ve sağlıksız” dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
——————————
-İhsan Helvacı konuşması
-Muhabir anonsu
-Genel detay ve görüntüler
Haber: Seza Nur ALPDÜNDAR- Kamera: Gökhan KILIÇ / İZMİR,(DHA)-
=================================================================
6) SUYU AZALDIĞI İÇİN ALARM VEREN GÖLDE ‘FLAMİNGO’ SÜRPRİZİ
SİVAS’ın Ulaş ilçesinde yer alan ve kuşların doğal yaşam alanı olarak bilinen Ulaş Gölü’nde azalan su seviyesi alarm verirken, göl yüzeyinde artan kuş hareketliliği gözlendi. Sakar meke, yeşilbaş ördek, elmabaş, angut ve uzunbacak gibi türlerin yanı sıra bölgeye gelen flamingolar, güzel görüntüler oluşturdu.
İlçe merkezinde bulunan ve 2016 yılında ‘Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan’ ilan edilen Ulaş Gölü’nde su seviyesi, gözler görünür oranda düştü. Su kaynakların eklenmesi ile yapay olarak oluşturulan göl zamanla kuşların doğal yaşam alanı olurken, bölgede suyun çekilmesi ile derin çatlaklar oluştu. Suyu azalan göl alarm verirken, göçmen kuş hareketliliğinin yoğunlaştığı sonbahar mevsiminde göl yüzeyinde çok sayıda kuş gözlendi. Sakar meke, yeşilbaş ördek, elmabaş, angut ve uzunbacak gibi türlerin yanı sıra bölgeye flamingoların geldiği de görüldü. Kuş çeşitliliği ve yoğunluğu dikkat çekerken, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fatih Kartal göle ilişkin değerlendirmede bulundu.
‘SU SEVİYESİNİN CİDDİ BOYUTTA AZALDIĞINI GÖRÜYORUZ’
Dr. Fatih Kartal, küresel ısınmanın iklim değişikliklerini beraberinde getirdiğini belirterek, “Küresel ısınma, kuraklığı da beraberinde getirdiği için özellikle canlı dağılışında ve yaşam alanlarının sınırlanmasında çok büyük sıkıntılar yaşanmaya başlandı. Genel olarak flamingo ve turna türleri, bizim İç Anadolu coğrafyasında çok daha fazla hayat bulan bir kuş türüdür. Bunlar genelde tuzlu ve acı sulak alanları çok seviyor. Kuluçka alanları da oralar. Bunlar, önemli bir dağılış gösteren hayvan türüdür. Son zamanlarda göldeki su seviyesinin ciddi boyutta azaldığını görüyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi de gölün doğal değil, yapay olmasıdır. Bu göl, genelde Tecer Dağı’ndan gelen su ile beslenme kaynağı bulmuş. Buna bağlı olarak bölgede sulu tarımın artmasıyla birlikte inanılmaz oranda su düşüşlerini yaşıyoruz. Ekosistem ciddi boyutta düşüyor. Bunun en büyük etkenlerinden bir tanesi de gölden su temini yapılması. Bu da çevredeki insanların daha çok bahçe ve tarla sulamak amaçlı kullanmalarından dolayı oluyor. Bu da göldeki kuş türlerinin varlığının azalması için büyük bir etken” dedi.
‘CİDDİ BOYUTTA REVİZYONA GİDİLMESİ LAZIM’
Özellikle sulama yöntemi ile yapılan tarımsal faaliyetlerin belirli bir planlama dahilinde yapılması gerektiğini vurgulayan Kartal, “Kısa ve uzun vadede planlamalar yaparak, sulu tarım alanında ciddi boyutta revizyona gidilmesi lazım. Şu anda sulamanın artmasıyla birlikte çok fazla farklı, su ihtiyacı fazla olan tarım ürünü çeşitliliği var. Bu konuda planlama ve kısıtlamaya gidilmesi lazım. Nöbetleşe tarımın getirilmesi ve yaygınlaştırılması lazım. Çünkü kuraklık ve beraberinde su rezervi, ciddi boyutta problem olacağı için sudan tasarruf etmemiz lazım. Bunun için de belli dönemlerde gölü besleyen suyu koruyarak, bahçe ve tarımsal alanda kullanmamaya özen göstermekte fayda var” diye konuştu. Flamingoların göle ayrı bir değer kattığını ifade eden Kartal, “İç Anadolu Bölgesi, flamingoların ciddi boyutta yaşam alanı. Bu kuşlar, bu tür suları çok seven bir tür. Bu kuşlar, bölgelere dönemsel olarak gelen türler. Kuşların özellikle buraya gelme sebepleri onlara ciddi anlamda üreme imkanı sağlaması” dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
—————————
-Gölden dron görüntüleri
-Göldeki kuş hareketliliğinden görüntüler
-Dr. Fatih Kartal’ın açıklamaları
Haber-Kamera: Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI/ULAŞ(Sivas), (DHA)
================================================================
7) BURDUR’DAKİ HACILAR HÖYÜĞÜ’NDE 5 BİN YILLIK İSKELET BULUNDU
BURDUR’da tarihi milattan önce 3 bin yılına dayanan Hacılar Büyük Höyük’teki kazı çalışması sırasında, yaklaşık 5 bin yıllık olduğu belirlenen iskelet bulundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülsün Umurtak, “İlk Tunç Çağı dediğimiz milattan önce üçüncü bin yılın ölü gömme geleneklerine son derece uygun bir buluntu bu” dedi.
Merkeze bağlı Hacılar köyündeki Hacılar Büyük Höyük’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülsün Umurtak başkanlığındaki kazıların, bu yılki bölümü sona erdi. 2 ay süren kazılarda höyüğün batı bölümünde küp içerisinde 5 bin yıllık olduğu belirlenen insan iskeleti bulundu. İskelet incelenmek üzere korumaya alındı.
‘SADECE BU YERLEŞMEYE AİT BİR DURUM DEĞİL’
Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülsün Umurtak, “Bu iskelet hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıktı ve ne yazık ki kazılan yerdeki kesitten akmaya başladı. Daha önce de içinde bulunduğu küp kırılmış, hasar almış ve biz de hızla kurtarmak için kemikleri topladık. Daha önceki yıllarda da güney kesimdeki binaların yanında bu tür küp mezar bulduk. İlk Tunç Çağı dediğimiz milattan önce üçüncü bin yılın ölü gömme geleneklerine son derece uygun bir buluntu bu. Sadece bu yerleşmeye ait bir durum değil. Aslında daha önceki dönemlerde de küp veya çömleklerin içine ölülerin defnedilmesi bir gelenek” dedi.
‘BU İSKELETİN GİZEMİNİ ANTROPOLOGLAR CEVAPLAYACAK’
Bulunan iskeletin ‘hoker/hocker’ denilen bebeğin anne karnındaki yatış ve duruş şekli olan ‘fetüs’ gibi küplere konulduğunu anlatan Prof. Dr. Umurtak, “Dizler çeneye çekik vaziyette. Kesitten akıp çok tahrip olan bir küpün içinde olmasına rağmen temizleyip, toplarken bu duruşu fark edebildik. Kafatası, kırılan parçaların yanındaydı, bütün olarak ele geçmedi ama parçalarını topladık. Dişleri yerindeydi ve pek çoğu sağlam durumdaydı ama çok aşınmıştı. Bundan sonrasını bu iskeletin gizemini antropologlar cevaplayacak. Ayrıca iskeletin yanına bazı mezar hediyelerinin konduğunu biliyoruz. Bu durum sadece bu bölgeye ya da bu çağa özgü bir durum değil. Hemen hemen bütün coğrafyalarda, çağlarda görülen bir şey. Hemen iskeleti temizledikten sonra bronz delici bir bız bulduk. Onun da iskelete bir ölü hediyesi olarak bırakılmış olduğu düşünülebilir. Çok net kemiklerin arasında bulmadık, toprağın içinde gördük ama sanıyorum o iskeletin belki hayattayken kullandığı bir aletti. Onu da yanına bırakmış olabilirler” diye konuştu. (DHA)
Görüntü Dökümü
————————
– İskeletin bulunduğu çömlekte çalışma
– İskelet parçaları
– Gülsün Umurtak ile röportaj
Haber- Kamera: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)-