SON DAKİKA
Şarkıcı Güllü’nün kızının arkadaşı Sultan Nur Ulu’nun savcılık ifadesi ortaya çıktı! Bacaklarına doğru sarılarak, kendisini… • TBMM’de taciz iddiasıyla başlatılan soruşturmada lokanta görevlisi tutuklandı • Samsunspor, TFF Başkanı Hacıosmanoğlu’ndan gerekli çalışmaların yapılmasını talep etti • Mahkum taşıyan midibüsün de karıştığı zincirleme kazada çok sayıda kişi hastaneye kaldırıldı • “Futbolculara yüksek kârlı fon” davasında karar: Seçil Erzan’a 102 yıl 4 ay hapis cezası!

Ahmet Çıtlakoğlu’ndan uyarı: Fındıkta stok affı sıkıntısı

5 dk. okur
TMO satış yaparken ihracatın geleceğine etkilerini de hesaplamak zorundadır. Spekülasyon amaçlı fındık stokçuluğu, gerçek fındık sanayici ve ihracatçısını tehdit ediyor. Piyasalarda kabul ve sürdürülebilir fiyat politikaları izlenmelidir 2019 ürünü fındıkta TMO’nun yaptığı alımlar ve sonrasında gerçekleştirdiği satışların sektördeki yansımaları ve gelecek adına sürdürülebilir politikalara yaptığı etkiler konusunda güncel bir rapor hazırlandı. Sektörlü ilgili araştırmaları bulunan serbest piyasa ekonomisi uzmanları tarafından hazırlanan raporda, 800 bin tonluk rekoltenin söz konusu olduğu yılda, üretici bazındaki alım fiyatlarının tatmin edici olduğu hatırlatılarak, 31 Ağustos’ta tamamlanacak 2019-2020 sezonundaki dış satımda da 330-340 bin tonluk iç fındık ihracatı ile tarihi bir rekora imza atılmasının muhtemel olduğu bildirildi. TMO’ nun 2019 ürünü piyasasında en önemli aktörlerden biri haline geldiğine dikkat çekilip, son açıklamasının da hatırlatıldığı raporda özetle şu görüşlere yer verildi: TMO’nun açıklamasında;  sezon öncesi ilan edilen fiyatlar, ürün değerinin düşmesini önleme amaçlı olduğu bildirilmiştir.  TMO’nun kooperatif, birlik veya üretici örgütü değil, kendine ait sermayesiyle alım, satış, ithalat ve ihracat faaliyetleri yürüterek üretici ve tüketici arasında denge sağlayan, piyasaları düzenleyen bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu ifade edilmiştir. Kanun gereği, kar payı ödeme veya zarar edildiğinde zararın üreticiden tahsil edilmesinin söz konusu olmadığı deklare edilmiştir. Fındık ihracatı göz önünde bulundurulmalı TMO’nun bu açıklaması, ‘Ben fındığı alırım, satarım, ihraç ederim, ithal ederim, kar ederim, zarar ederim’ demektir. Oysa; Türkiye ihracata dayalı bir ekonomik kalkınma modeli izlemekte, yetkililer tarafından her fırsatta ifade edildiği gibi de serbest piyasa kuralları geçerli bulunmaktadır. Fındık; üretilenin tamamen Türkiye’de tüketildiği bir emtia değildir. Daha doğrusu % 90’a yakın kısmının ihraç edildiği ve ekonomisini ihracata dayalı bir kalkınma modeli üzerine inşa etmiş ülkeye sağladığı net döviz girdisi göz önündedir. TMO’da bu nedenle satış yaparken ihracatın geleceğine etkilerini de hesaplamak zorundadır. Tarım Bakanlığı’nın 2019 ürünü fındık rekoltesi tahmini 776.000 ton/kabukludur. Yani Tarım Bakanlığı’nın bugüne kadar ilan ettiği en yüksek rekoltelerden birisidir. Her şeyden önce bu kadar yüksek bir rekoltenin olduğu yılda TMO’nun 16.50 TL fiyat açıklaması, hiç unutulmamalıdır ki,  rekor üstüne rekor kıran ve en son 320.000 ton/iç (640.000 ton/kabuklu) miktarına ulaşan ihracat ve ihracatçılar sayesinde olmuştur. Geleceği etkileyecek fiyat hareketleri Zira üreticilere yönelik sürdürülebilir fiyat artışını beraberinde getirecek yegane etken, miktar bazında devamlılık arz eden ihracat artışından başka bir şey olamaz. Dikkatlerden kaçırılmamalıdır ki, TMO hemen hemen bugünkü ile aynı rekolte miktarına sahip olunan 2008 yılında, rekoltenin yaklaşık % 50’sine denk gelen 368.000 ton/kabuklu fındık almak zorunda kalmıştır. O dönemde fiyatlarda önemli bir artış sağlayamamış iken, üretici bu yıl sadece 80.000 ton/kabuklu fındığı TMO’ya vermiştir Bu durumda irdelenmesi gereken; yapılacak satışlar için belirlenen fiyatların ihracatın artış trendini nasıl etkileyeceği olmalı idi. Zira içinde bulunulan aylarda oluşan fiyatların gelecek sezon fiyatlarını da etkilediği bilinen bir gerçektir. Önemli bir husus da son yıllarda ortay acıkan ve gerçek işi fındık sanayici-ihracatçılığı olmayan, ancak fahiş kârlar elde etmek için fındık stoklayan malum kesim, açıklanan bu fiyatlarla cesaretlenecek mi yoksa bu spekülatif davranışın tehlikesini idrak edip bu tür alımlardan cayacak mı?  -Spekülasyon amaçlı fındık stokçuluğu büyük tehlike… Zira bu kesim eğer 21 TL’den fındık tedarik edebildiyse TMO’nun fiyatları 24 TL’ye çekmiş olması nedeniyle bu ticaretten de hatırı sayılır bir kar elde etme şansı yakalamışlardır. Kaldı ki daha önce çok daha ucuza aldıkları fındıkların değeri bir anda 21 TL’ye fırladığı için zaten büyük kar elde etmişlerdi. Bu kesimin fındıktan uzaklaşması kalıcı olarak sağlanamadığı takdirde fındık her daim speküle edilen bir ürün olacaktır. Başka bir ifade edile “spekülasyon amaçlı fındık stokçuluğu” bir meslek olacaktır. Bu da gerçek fındık sanayici-ihracatçısı olan sektör temsilcileri devamlı bir tehdit altında bulunacaklardır. Fındık 2020 Mart ayında piyasalarda 20.-TL civarında işlem görürken 20.50-21 TL fiyat açıklayan TMO, 11 Mayıs 2020 tarihli açıklamada da ifade edilen gibi “üreticinin elindeki ürünün bittiğini” bildikleri halde fiyatı 24 TL’ye yükseltmiştir. Serbest ekonomi ile ihracata dayalı bir büyüme modelinin uygulandığı Türkiye’de, devlet kuruluşu olan TMO’nun fındıkta bulunma gerekçesi piyasayı regüle etmek değil, kâr amacı gütmek olarak revize edilmiş gibidir. -25 bin kişiye istihdam sağlanıyor TMO, Türkiye’ye milyarca dolar net döviz girdisi sağlayan ve Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 25 bin kişiye istihdam sağlayan ihracatçı-sanayiciye rakip mi olmak ister gibidir. Bu da sistemin özüne, aykırıdır. Artık serbest piyasa düzeni terk edilecek ve TMO kâr gayesi ile piyasaya müdahil olacak ise, fındık ihracatçısı ve sanayicisi bu bilmelidir. TMO’nun açıklamasında da belirtildiği gibi, ofis kooperatif, birlik veya üretici örgütü değil, bir İktisadi Devlet Teşekkülü’dür. Doğal olarak onunla hiçbir özel sektör şirketi veya kuruluşunun rekabet edebilme şansı da yoktur. TMO yetkililerinin, en modern makine, ekipman ve teknoloji kullanarak dünyada büyük başarılara imza atmış, ihracatın bu seviyelere gelmesini sağlamış Türk Fındık İhracatçısı ve Sanayicisini unutmuş şekilde hareket etmesi doğru değildir. -Sürdürülebilir politikalar Raporun sön bölümünde ise sektör adına endişeler dile getirilerek şöyle denildi: “Günlük düşünme lüksü bulunmayan Türk Fındık Sektörü, sürdürülebilir bir şekilde hem miktar hem de fiyat olarak artış trendine girmiş olan fındık ihracatının geleceği açısından, fiyatların son dönemde bademinkini katlamış olması dolayısıyla büyük tedirginlik duyulmaktadır. Dünya kuruyemiş piyasalarına kıyasla karşılığı olmayan fiyatların ihracat da azalmaya sebep olabilecektir. Bu da fiyatlarda meydana gelebilecek düşüşler, devletin daha fazla fındık almak zorunda kalmasına neden olacaktır. Böylesi bir durumda tekrar yağlığa fındık verilmesi dönemlerine geri dönülecek, hem de istihdam azalabilecektir.”

Bir çok ürün ve eşyada olduğu gibi fındıkta da yapılan stok affının olumlu ve olumsuz yanları ile ilgili olarak kanusunda uzman Giresunlu Ahmet Çıtlakoğlu, bir yazı kaleme alarak ilgili ve yetkili herkesi uyardı.

Ahmet Çıtlakoğlu’nun dikkati çeken uyarılarının yer aldığı yazısı şöyle:

Fındıkta stok affı ile devlet, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bir takım haklar sağlıyor.

İşletmelerinde mevcut olduğu (fiili stoklarında bulunduğu) halde resmi defter kayıtlarında yer almayan yani geçmişte gerçekte faturasız yani belgesiz aldığı, resmi ifadeyle zuhulen belgesini temin edemediği fındığını resmi defter kayıtlarına yazma, diğer bir ifadeyle kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirme imkânı sağlanıyor.

Aftan 3 tip mükellef istifa eder

Stok affı, ilk bakışta iyi niyetle çıkartılmış, iyi niyetli mükelleflerin geçmişte yapmış oldukları kusurlu faaliyetleri bir manada meşrulaştırmak, af etmek için yapılmış bir hukukî düzenleme. Ancak bu aftan genelde (hususen fındık piyasasında) üç tip mükellef istifade eder.

Birinci grup: Stoklarında gerçekte bulunan, geçmişte belgesini temin edemediği fındığın bu vesileyle belgelendiren iyi niyetli mükellefler…

İkinci grup: stoklarında fiilin (gerçekte) olmadığı halde (stok affında beyan süresinin en son 31 Ağustos olması sebebiyle, 2021 sezon fındığa Müstahsil Makbuzu düzenlemeyip (%2 veya %4) G.V. Stopajı ödememek için Ağustos ayında, ya da vergi dairesince denetleme olmaz ise gelecek aylarda yeni satın alacakları fındığı stoklarında gösteren basiretli (uyanık!) mükellefler.

Üçüncü grup: Olmayan (hayâli) stokunu beyan ederek vergi stopajı avantajıyla bir o kadar fiyat farkı elde eden ikinci gruba dahil basiretli (uyanık!) mükelleflerle rekabet edebilmek için aynı uygulamayı yapmaya kendilerini mecbur hisseden mükellefler.

Hayâli stok beyanı ve neticesi!

Stoklarda fiilen olmadığı hâlde (hayâli) stok beyanında bulunan mükelleflerin, stok beyanına alet olan Mali Müşavirlerin, beyan sonrası gerekli denetim incelemeleri yapmayan Maliyenin (Vergi Dairelerinin) ve stok affı mevzuatını   siyasetçilerin sorumlulukları!

İşletme stoklarında fiilen bulunmayan (hayâli) stok beyanının mükellefler açısından sorumluluğu!

– Hayâli stok beyanı, kanunun çıkarılma gayesine ters bir uygulamadır, tanınan hakkın istismar edilmesidir, basiretli bir tüccarın yapacağı bir iş değildir!

– Geçmiş yıllarda yapılan sözde kayıt dışılığı kayıt altına alalım derken başka bir kayıt dışı muamele yapmaktır…

– Beyan edilen hayâli stok kadar, gelecekteki alışlarını kayıt dışı bırakmaya vesile olmak ve vergi mevzuatına aykırı suç işlemektir.

– Hayâli stokların vergi stopajı kadar vergi ziyaına sebep olmaktır.

-Hayâli stok beyanında bulunmayan mükellefler karşısında haksız rekabete ve onların mağduriyetine sebep olmaktır.

-Hayali stok beyanını kayıt altına alanlar

Hayâli stok beyanını kayıt altına alan Mali Müşavirlerin sorumluluğu.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227’nci maddesine göre, mükelleflerin beyannamelerini imzalayan meslek mensupları (hususen Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler), imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi zıyanına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.

 – Bugün, faraza bir mükellef mali müşavirine gelip de “benim stoklarımda 100 ton fındık var, bunu kayıtlarımıza alalım ve stok beyanında bulunalım” dese…

– Mali Müşavir de o mükellefin 100 tonluk deposunun olmadığını bildiği halde, bile bile 100 ton fındık beyanında bulunsa ve kayıt altına alsa;

– Yarın, vergi denetiminde bu durum tespit edilse…

Böyle hayâli bir kayıt yapmakla mükellefin suçuna ortak olan o mali müşavir cezaî sorumluluktan nasıl kurtulacaktır, ya da kurtulabilecek midir?

Vergi Dairelerinin sorumluluğu

Stok beyanlarında (faraza 100, 150, 200 ton gibi) göze batacak şekilde aşırı miktarda beyanlar olacak olursa;

-Böyle anormal görülen (gerçek olmama ihtimali yüksek bulunan) stok beyanlarının gerçek olup olmadığının (gerek işletmenin depo kapasitesi gerekse stok bedeli açısından) araştırması ve denetlenmesi Maliyece (Defterdarlıklar kanalıyla) yapılmayacak olursa;

-O denetimleri yapmakla sorumlu olan vergi dairesi müdürleri zan altında kalmayacaklar mıdır?

Siyasetçilerin sorumluluğu

Devlet tuzak kurmaz.

Trafik akışını sağlayan ana yol varken, bu yolun yanında tuzaklarla dolu tali bir yol açılacak olsa, tali yoldan giderken tuzaklara düşenlerin sorumlusu sadece tali yola girenler mi olacaktır, o tali yolu açanların hiçbir sorumluluğu olmayacak mıdır?

 Stok affında (hususen fındık sektöründe) beyan süresi en son 31 Ağustos değil de faraza 31 Temmuz gibi bir tarih olsaydı, yukarıda sayılan ya da başka sayılabilecek birtakım usulsüzlük ve hukuksuzluklar vuku bulmamış olacaktı.

Siz, kanun koyucular olarak, stok affında beyan süresinin hususen fındık sektöründe 31 Ağustos olması ile art niyetli alıcılar için dolaylı bir vergi desteği(!) sağlar ve iyi niyetli alıcıların da rekabet edebilmek için aynı yola tevessül etmelerine yol açarsanız; burada sorumlu sadece bu imkânı kullanan vatandaşlar mı olacaktır?
Stok Affı Kanununda böyle bir açık bırakan (kanunu hazırlayan ve yasallaşmasına vesile olan) devletin vergi kaybına ve vatandaşın usulsüz işlem yapmasına zemin hazırlayan siyasetçilerin bu mevzuda hiçbir sorumluluğu olmayacak mıdır?

Velhasıl, bu stok affı bazıları için rahmet, bazıları için de ciddi bir imtihan vesilesi olacak gibi görülüyor.

Bu Yazıyı Paylaş